Havacılık sanayisi, yüksek katma değeri ve ticaret hacmi ile ülkemiz için büyük ekonomik potansiyel taşıyan bir alan olarak ön plana çıkıyor. Son dönemde özellikle askeri havacılık alanında yapılan büyük atılımlar ve devam eden çok sayıda platform projeleri ile önümüzdeki yıllarda küresel bir oyuncu olma iddiasında olan Türkiye’nin, bu alandaki kritik teknolojileri yerli ve milli olarak geliştirmesi büyük önem taşıyor. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) ile ALTINAY Havacılık ve İleri Teknolojiler’in (ALTINAY) ortaklığında kurulan TAAC Havacılık Teknolojileri A.Ş. (TAAC) şirketi; uçuş kontrol sistemleri, silah sistemleri ve test sistemleri alanında büyük bir boşluğu doldurmak üzere hayata geçirildi.
ALTINAY‘ın uzmanlık alanlarını, TUSAŞ’ın gücü ile birleştiren TAAC, milli kritik seviyedeki birincil ve ikincil uçuş kontrol eyleyicileri; havadan karaya ve havadan havaya mühimmatları, hava platformlarında güvenli bir şekilde taşımak ve bırakmak için kullanılan özel silah salanları ve başta uçuş kontrol test sistemleri olmak üzere, sofistike test sistemlerini Türk mühendisliği ile hayata geçirmek üzere kuruldu. Türkiye’nin havacılık hamlesinin bel kemiğini oluşturan TUSAŞ koordinasyonunda yoğrulan, ALTINAY’ın hareket kontrol ve test sistemleri geliştirme konusundaki uzun yıllara dayanan kabiliyeti ve bilgi birikimi sayesinde, hızlı bir şekilde ürün ve sistem geliştirme faaliyetlerine başlandı. Yüksek maliyetlerle tedarik edilebilen ve ihraç lisansları sebebiyle temininde zorluk yaşanan bu sistemlerin, yurt içinde özgün olarak geliştirilmesi, sektör için planlanan büyük sıçramada, önemli bir adım olacak.
Test Sistemleri Alanında Büyük Atılım
Başta Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı olmak üzere, dost ve müttefik ülkelerin Jet Eğitim ve Hafif Taarruz Uçağı ihtiyacını karşılamak maksadıyla TUSAŞ tarafından, HÜRJET platformunun geliştirilmesine devam ediliyor. HÜRJET’in uçuş kontrol sisteminin test edilmesi için de “HÜRJET Demir Kuş (Iron Bird) Test Sistemi” geliştirme çalışmalarına başlandı ve projede, Ön Tasarım Gözden Geçirme aşamasına ulaşıldı. TAAC tarafından anahtar teslim olarak kontratı imzalanan Demir Kuş Test Sistemi, uçağın her türlü manevra koşulunda maruz kalacağı çevresel etkileri ve arıza senaryolarını, laboratuvar ortamında kurulacak test sistemleri üzerinden gerçek zamanlı uygulayarak, uçuş kontrol sisteminin yeterliliğini ölçmek amacıyla kullanılacak.
Önceden hazırlanmış test senaryolarının yanı sıra simülatörlü uçuşlarda da anlık girdiler ile çalışabilen sistem, yükleme düzenekleri vasıtasıyla uçağın her türlü kontrol yüzeyine, manevra yüklerini uygulayarak, uçuş kontrol sisteminin tepkilerini ölçebilecek. Gerçek zamanlı kayıt özelliğine sahip test sistemi, geriye dönük hata analizi yapılabilmesine olanak vereceği için uçuş öncesi emniyet kritik hataların tespit edilmesinde hayati öneme sahip olacak. Gerek yazılımsal gerek donanımsal olarak, uçuş sırasında oluşabilecek bir çok arıza senaryosunun uygulanmasına olanak verecek sistem sayesinde, havada yaşanacak sürprizlerin önüne geçmek mümkün olacak.
Karmaşık hava platformları için özel olarak geliştirilmesi bir zorunluluk olan Demir Kuş Test Sistemi’nin, Türk mühendisleri tarafından geliştirilmesi, önemli bir dışa bağımlılığın ortadan kaldırılmasını sağlayacak. Hava platformuyla birlikte tüm ürün yaşam döngüsü boyunca aktif olarak hizmette kalması gereken bu test sisteminin, bakım, onarım ve güncelleme gibi faaliyetleri de yurt içinde yapılarak, sistemin her daim ayakta ve güncel tutulması maliyet etkin bir şekilde mümkün olabilecek. Elde edilen bilgi birikimi, başta Milli Muharip Uçak (MMU / TF-X) olmak üzere diğer platformlarımızın da ihtiyaçlarının karşılanması noktasında önemli bir basamak teşkil edecek.
TAAC’ın hedefi ise geliştireceği Demir Kuş benzeri sistemler ile uçuş kontrol test sistemleri pazarında küresel bir oyuncu olabilmek.
Karmaşık hava platformları için özel olarak geliştirilmesi bir zorunluluk olan Demir Kuş Test Sistemi’nin Türk mühendisleri tarafından geliştirilmesi, önemli bir dışa bağımlılığın ortadan kaldırılmasını sağlayacak. Hava platformuyla birlikte tüm ürün yaşam döngüsü boyunca aktif olarak hizmette kalması gereken bu test sisteminin, bakım, onarım ve güncelleme gibi faaliyetleri de yurt içinde yapılarak, sistemin her daim ayakta ve güncel tutulması maliyet etkin bir şekilde mümkün olabilecek. Elde edilen bilgi birikimi, başta Milli Muharip Uçak (MMU / TF-X) olmak üzere diğer platformlarımızın da ihtiyaçlarının karşılanması noktasında önemli bir basamak teşkil edecek.
TAAC’ın hedefi ise geliştireceği Demir Kuş benzeri sistemler ile uçuş kontrol test sistemleri pazarında küresel bir oyuncu olabilmek.
Hareket Kontrol Teknolojilerinde Dışa Bağımlılığa Son Verilecek
Hareket Kontrol Teknolojileri, tüm hava platformları açısından, motorlar ile birlikte en kritik sistemler olarak öne çıkıyor. Uçak, helikopter, İHA gibi hava platformlarının uçuş esnasındaki manevra kabiliyetleri, birincil ve ikincil uçuş kontrol eyleyicileri (primary and secondary flight control actuators) tarafından kontrol edildiğinden, bu sistemler yüksek güvenilirliğe sahip olmak durumunda. Bugüne kadar ithal edilen sistemlerin temini ve idamesi fazla sayıda potansiyel risk taşıdığından, TAAC’ın başat vizyonu; hidrolik, elektromekanik ve pnömatik tipteki uçuş kontrol eyleyicilerinin yerlileştirilmesi olarak belirlendi.
Ülkemizin, hava platformları geliştirilmesi konusundaki iddialı yol haritasının desteklenmesi amacıyla TAAC stratejik yol haritası oluşturuldu. Bu kapsamda, sabit kanatlı hava platformları için servohidrolik birincil ve ikincil eyleyicilerin yanı sıra helikopterler için ana ve kuyruk rotoru eyleyicileri, çeşitli tipte elektromekanik ve hidrolik ikincil kontrol eyleyicileri (iniş takımı açma kapama eyleyicileri, fren eyleyicileri, steering eyleyicileri, hız kesiciler, dümen pedalları, vb.) geliştirilmesi için çalışmalar hayata geçiriliyor. Eyleyiciler dönel veya doğrusal tipte, yedekli mimariye sahip olarak tasarlanacak, kalifikasyon ve sertifikasyon çalışmaları ise yine Türk mühendisliği ile hayata geçirilecek.
Tüm hidrolik sistemlerin kalbinde yer alan servo valflerin ve doğrudan tahrikli valflerin yanı sıra çok özel tasarımlara sahip, Hızlı Tetiklenen Solenoid Valfler (Fast Release Solenoid Valve / FRSV) de TAAC tarafından geliştirilecek ve böylece kritik bileşenlerin temininde, ihraç lisansı kısıtlarından kaçınılabilecek. Bu tip sistemleri havacılık standardında geliştiren firma sayısı tüm dünyada bir elin parmaklarını geçmediğinden, büyük bir ihraç potansiyeline de erişilebileceği öngörülüyor.
Silah Sistemleri Yerli ve Milli Olacak
Ülkemiz, son yıllarda, havadan karaya ve havadan havaya mühimmatların tamamına yakınını, kendi olanaklarıyla geliştirebilecek hale geldi. Bu sistemlerin envanterdeki her türlü insanlı ve insansız platformlara adaptasyonunun yanı sıra yeni geliştirilecek platformlarımızda bu mühimmatlarımızın kullanılması noktasında bazı kritik silah sistemlerinin temininde zorluklar yaşanabiliyor. Literatürde “Salan” olarak adlandırılan silah taşıma sistemleri; mühimmatları her türlü uçuş manevrası esnasında güvenle taşımak ve komut verildiğinde pnömatik, piroteknik veya elektromekanik tahrik sistemleri ile uçaktan atmak amacıyla geliştirilmiş ekipmanlardır.
Mühendislik ekibi TAAC kurulmadan hemen önce, Türkiye’nin ilk Pnömatik Dörtlü Salan Sistemi, ASELSAN’ın Minyatür Bomba Projesi için geliştirildi ve tüm kalifikasyon testleri tamamlandı. Bu bilgi ve tecrübenin, çoklu taşıma salanları ve pilon (pylon) gibi kritik salan sistemlerinin tüm bileşenleriyle yerli ve milli olarak geliştirilmesi ile hem yurt dışı tedarikçilere yüksek fiyatlar ödenmesinin önüne geçilecek hem de ülkemize karşı adeta bir silah olarak kullanılan ihraç lisansı ihtiyacını ortadan kaldırılacak. ERU (Ejector Release Unit), Basınçlı Tüp, FRSV, Termal Ceket, Tapa Kurma Mekanizması (Arming Unit) gibi geliştirme çalışmaları devam eden ekipmanları bugün dünyada üretebilen yalnızca 4 ülke bulunuyor. ALTINAY’ın çalışmaları tamamlandığında, Türkiye bu lige giren 5’inci ülke haline gelecek.
Küresel Rekabet için Ekosistem
Dünyanın başat havacılık ülkelerinde, büyük platform ve sistem üreticileri ile birlikte entegre şekilde ve çeşitli uzmanlık alanlarında faaliyet gösteren, irili ufaklı firmaların oluşturduğu ekosistemler bulunuyor. ABD, Fransa, Almanya, Rusya ve İtalya gibi ülkelerde, üretimden malzeme teknolojilerine, hareket kontrolden güç sistemlerine kadar onlarca alanda faaliyet gösteren birçok şirket, zorlu mühendislik problemlerinin aşılabilmesi ve sürdürülebilir şekilde sistemin devamlılığının sağlanması için çaba sarf ediyor.
TAAC’ın Genel Müdürü Enis ATA, şirketin havacılık alanındaki vizyonun şu sözleri ile özetliyor: “Havacılık sanayisi, uzun erimli, verimli ve hataya yer bırakmayan yüksek kaliteli projelerle varlığını sürdüren bir sektör. TAAC olarak bu ekosistemin önemli yapıtaşları konusunda katkıda bulunarak başta TUSAŞ olmak üzere, sektörün liderlerine destek verme motivasyonuyla hareket ediyoruz. Bu hedeften hareketle ekosistemin oluşturulmasında sadece ana yüklenicilerle değil aynı zamanda alt yüklenicilerimizle gerçekleştirdiğimiz iş birliklerine de büyük önem veriyoruz. Üretimden tasarıma, kalifikasyondan analize kadar her alanda, birçok paydaşımızın koordinasyonu ve yönlendirilmesinde üzerimize düşen sorumluluğun bilinciyle hareket ediyoruz. Türk havacılık sektörü, uzun yıllar sonra büyük bir ivme yakalamış ve dünya ile farkı kapatmak üzere harekete geçmiş durumda. Bizler bu sürecin geri dönülemez şekilde başarılı olacağına kalpten inanıyor ve tüm imkanlarımızla katkı sağlamak için gayret sarf ediyoruz.”