Türkiye’de bilim ve sanayi politikaları konusunda Bloomberg HT TV’de Hande Berktan’ın ‘İş Dünyası’ programına konuk olan Altınay Teknoloji Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Altınay sektöre yönelik önemli açıklamalarda bulundu.
Yeni dünya düzeninde özellikle 4.0 Endüstri üzerinde neler eklenebileceği ve Türkiye’nin bu trend içerisinde nasıl yer alabileceği konusunda görüşlerini paylaşan Altınay; “Yaklaşık 25 yıl önce Altınay Robot Teknolojileri şirketini kurarak faaliyetlerimize başladık. Amacımız insan kollarına benzeyen endüstriyel tipteki robotları geliştirerek ülke sanayisinin hizmetine sunmaktı. Buradaki çalışmalarımızla hem teknolojiyi geliştirmek, hem de elde edilen bu teknolojiyle endüstriyel alt yapının sahibi olduğu yetenekleri ve niteliği yukarı doğru taşımak önceliğimizdi. 1995 yılında ilk defa TÜBİTAK tarafından bir porgram başlatıldı. Bu program Ar-Ge faaliyetlerini doğrudan devletin belli bir kısmını hibe vererek destekleyerek büyütmesini kapsıyordu. Bu program bünyesinde biz de robot teknolojilerini geliştirirken aynı zamanda motor ve kontrol teknolojileri, malzeme gibi alanlarda da yeteneklerimizi geliştirmeye başladık. Bu sayede ana çekirdek teknoloji yeteneğine sahip olduk. Gelişmiş ülkelerdeki mevcut yetenekler aslında bizim o yıllarda başladığımız kurgu ile aynı noktada buluşuyor” dedi.
Çeyrek asırdır başlatılan ve uygulanan program ile robot ve üretim teknolojileri, havacılık teknolojileri ve enerji depolama teknolojileri olmak üzere çeşitli alanlarda ve belli bir endüstriyel gelişme seviyesine sahip olan ülkelere hizmet verdiklerini sözlerine ekleyen Altınay, “Bugün Türkiye’nin geldiği konumunu hayata geçirilen projeler bazında değerlendirecek olursak, otomotiv endüstrisinde hem ana sanayiye hem de ona belli konularda parça sağlayan yan sanayiye robotlu üretim hatları yapabiliyoruz. Bunlar farklı teknolojiler olabiliyor. Aracın bütün gövdesini tamamen imal eden hatlar olduğu gibi, sadece bir parçasını üreten bir hat projesini de tamamlayabiliyoruz. Bu projeler bazen 10 robotun olduğu hatlar olduğu gibi 300 robotun olduğu hatlar da olabiliyor” dedi.
Türkiye’nin Ar-Ge’ye dayalı büyüme politikası ve stratejisi ile bulunduğu coğrafya içerisinde iddiasını artıran bir ulus olduğunu sözlerine ekleyen Altınay, “Türkiye’nin yakın geçmişine baktığımızda bundan 10 yıl önceki haliyle bugün geldiği konum arasında büyük bir fark var. Sadece son 10 yılda dahi ciddi bir yükseliş olduğunu görmek mümkün. Bu noktada ülkesine vergi verenlerin ve bu vergiyi ülkenin istikbali açısından bu alana teşvik eden bütün hükümet yetkililerinin bugünkü Türkiye’nin konumunda büyük rolü bulunuyor. Teknoloji geliştirmek ve üretmek, ülkemizin gelişmesine ciddi anlamda katkı sağlıyor. Biz Teknopark İstanbul ile kendi havacılık şirketimizi kurduğumuz zaman bünyemizde 30 kişilik bir ekip oluşturduk. 30 kişiyle başlarken özellikle seçmiş olduğumuz iki temel alan vardı bunlardan bir tanesi eyleyici dediğimiz, bir uçağı uçarken havada flaplarını kontrol eden kontrol sistemlerini yani hareketleyen mekanizmalarını ve kontrol sistemini geliştirmek. İkincisi de mühimmat teknolojileri ile alakalı bir alt yapı kurmaktı. Bugün geldiğimiz noktada Teknopark İstanbul’da 130 kişiye ulaştık. Bu kalifiye ekiple farklı alanlarda öylesine projeler ve teknolojiler geliştirdik ki bu noktada bizi uluslararası pazarda duyulmamızı sağladı. Örnek verecek olursak Patriot hava savunma sistemindeki füzenin kuyruk kanat kısmıyla alakalı test sistemini Altınay Havacılık yaptı. Bir başka örnek; Altay tankının yükseliş ve yatay eyleyicisi yani namluyu hedefe hizalayan mekanizmayı Altınay Havacılık geliştirdi. Aslında bir temel teknolojiden başlayarak hem ülkemizin istikbali açısından hem de ürün üretip diğer pazarlara satma açısından büyük başarı elde ediyorsunuz” dedi.
Tüm bunların yanında NATO kapsamında Türkiye’nin ihtiyacı olan bir proje gerçekleştirdiklerini sözlerine ekleyen Altınay, başarıyla gerçekleşen proje sonunda ABD silahlı kuvvetleri tarafından bu projenin satın alınmasını sağladıklarını belirtti. Türkiye’nin ihtiyacı olan bir projeyi benzer şekilde ABD’ye ihraç etmenin büyük bir teknolojik başarı olduğunu ifade eden Altınay; “Bilim sanayi ve teknoloji politikalarında Ar-Ge altyapıları kurmak, teknoparkları geliştirmek, üniversite ve sanayi iş birliğini güçlü bir şekilde tesis etmek ve bunun önünü açacak yeni mevzuatlar çıkartmak önemli. Geçmişe baktığımızda 2006 yılında başlayan 2007 yılında önem arz eden ‘Ar-Ge kanunu’ bu dönem açısından Türkiye’yi önemli bir şekilde değiştiren bir kanun olmuştur. Sonrasında gelen ikinci Ar-Ge kanunu da ülkemizin altyapısının büyümesine imkan sağlamıştır. Bugün Türkiye, kendi bulunduğu bölge içerisindeki birçok devletten açık ara önde bir ülkedir. O kadar önemli kazanımı ve yeteneği sahiptir ki, ülkemiz aslında bilgiyi üretebilme yeteneğine kavuşmuştur. Artık teknolojiyi üretmeyi yani, yapmasını bilmeyi öğrendik” dedi.
Röportajın devamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz;