Balkanlarda seyahat etmenin şüphesiz en güzel yanı aramızdaki 5 asırlık duygusal bağ. Atatürk’ün yetiştiği topraklara yolculuk, bugün hala şakır şakır Türkçe konuşan Türk nüfusu, Osmanlı’nın arkasında bıraktığı mimari ve kültürel izler insanın kalbine dokunuyor. Bu sebeple Avrupa’daki diğer yerlerden çok daha duygusal bir yolculuk.
Makedonya, hem Türkiye’den vizesiz gidilebilen bir ülke olmasıyla, İstanbul’dan sadece 1 saat 15 dakikalık bir uçuş ile varılmasıyla ve 3-4 güne sığabilen kompaktlığıyla haftasonu gezileri için uygun bir yer. Ülkede Makedonca konuşuluyor ama resmi olarak tanınan 6 adet azınlık dili bulunuyor: Arnavutça, Sırpça, Ulahça, Boşnakça, Romanca ve Türkçe.
Makedonya 1395’dan 1912’ye kadar Osmanlı İmparatorluğu kontrolündeydi. Bugün bile Makedonya’da kendinizi yer yer Trakya’daymış gibi hissedebilirsiniz. 5 yüzyıl iç içe olunca dillerine geçen 4000 Türkçe kelimeden hanlara hamamlara birçok kültürel unsur miras kalmış.
Ülkenin başkenti Üsküp, çoğunlukla heykellerin de olduğu küçük bir şehir. Vardar Nehri’nin içinden geçtiği şehrin en görülesi bölgesi Türk Çarşısı olarak geçen hem tarihi hem turistik bölge. Osmanlı’dan kalma camiler, hanlar ve hamamlar var. Makedonya 1395’dan 1912’ye kadar Osmanlı İmparatorluğu kontrolünde kaldığından Osmanlı mimarisi ve Türkçe de ülkede kaçınılmaz olarak izini bırakmış. Üsküp, Makedonya’nın başkenti olsa bile eğer müzelerini atlarsanız 1 günde gezilir küçüklükte. Zaten görülmesi gereken ilk 3 yer şehrin ana meydanı olan heykelleriyle ünlü Makedonya Meydanı, meydana Bizans İmparatoru Jüstinyen tarafından 6. yy’da yaptırılan taş köprü ile Türk Çarsısı’na bağlı. Tarihi Türk Çarşısı bölgesini gezebilir, Makedonya Meydanı, taş köprü gibi imza yerlerini görebilir, teleferikle Vodno Tepesi’nde şehir seyri yapabilir, geleneksel mimari tarzların görülebildiği otantik Makedon köyüne gider üstüne de Balkan lezzetleriyle dolu mis gibi bir akşam yemeği çekebilirsiniz.
Manastır, yani Makedonca adı ile Bitola, Makedonya’nın Avrupa hissiyatlı yeri ancak Türkler için buradaki en değerli şey Atatürk’ün 3 sene askeri eğitim aldığı okul olan Manastır Askeri İdadisi’nini görmek. Gitmişken Manastır Askeri İdadisi’ni de ziyaret edebilirsiniz.
Makedonya’da yemek
Geleneksel Makedon mutfağı size bir yerlerden tanıdık gelecek. Tabi ki Türk mutfağından! Sonuçta 5 asırlık Osmanlı etkisinden bahsediyoruz. Balkanlar’daki diğer ülkelerde olduğu gibi geleneklerimiz, göreneklerimiz gibi mutfak pratiklerimiz de iç içe geçmiş durumda. Bu nedenle Makedon mutfağı için temelde Balkan, Akdeniz ve Osmanlı mutfağı karakteristikleri taşıyor diyebiliriz. Yemeklerde genel olarak baskın gelen malzemeler soğan, sarımsak, patates, havuç, maydanoz, biber, lahana ve tabi ki domates. Makedon mutfağının mihenk taşı yemeklerine gelecek olursak, ufak tefek farklılıklarla isimler size tanıdık gelecek. Hamur işlerinde burek, pogacha ve pastrmajlija dedikleri pastırmalı pideleri, tatlılarda sutlijash, ravanija ve tulumba, ana yemeklerde musaka, turli tava, kebapi, kukurec ve sarma… Hepsi bire bir Türk mutfağında karşılığı olan lezzetler ama yerken ikizini değil de kardeşini yiyormuş gibi hissediyorsunuz. Bunlar dışında üzeri bol peynirli shopska salatası, tavče gravče denilen güveçte kuru fasülyeleri, pastrmka denilen balıkları, kačamak denilen mısırlı peynirli bizdeki kuymağa İtalyanların polentasına benzeyen bir tür bulamaçları, patlıcan ve kırmızı tatlı biber ezmesi ajvar sosları, mekici denilen pişileri de isimleri farklı olsa da Türk mutfağında kolaylıkla karşılığını bulabileceğiniz diğer lezzetler. Bölgede mandıracılık kültürü çok gelişmiş olduğundan ülkenin her yerinde çeşit çeşit yöresel peynirler bulabilirsiniz.
Makedon kültürünü merak edenler ve yakından görmek ve vizesiz Balkanlar tatili yapmak isteyenlere Makedonya ilham verecek.