Firmaların belirli bir büyüklüğe erişmesi, şirket içi görev ve statü tanımlamalarında radikal değişmelerin yaşanmasına sebep olur.
Büyük ve kurumsal şirketlerin geçmişlerinde benzer hikâyeler görüyoruz. 9 metrekarelik bodrum katlarından dev plazalara yükselen firmalar; garajlarda geceleri çalışılarak geliştirilmiş projelerin pazara çıkmasıyla büyük mevduatlara ulaşan şirketler… Günümüzde sıkça duyduğumuz ve artık bir klasik haline gelen bu hikâyeler, büyük bir şirket hayali kuran girişimcilerin de hayallerini süslüyor. Çağımız, hayatın her alanında olduğu gibi şirketlere de hızlı büyüme imkânı sunuyor. Günümüzün iş dünyasına göz gezdirdiğimizde, finansal kaynakların doğru projelerle buluşması ile üç ila beş yıllık kısa süreçlerde milyonlarca liralık cirolara ulaşan yapıları rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz.
Şirketin Büyümesi Yeni Kavramların Ortaya Çıkmasına Neden Olur
Tüm bu hızlı büyüme süreçlerinde şirketler, genelde kurum içi iletişim kavramını es geçerler. Firmaların belirli bir büyüklüğe erişmesinin ardından şirket içi görev ve statü tanımlamalarında da radikal değişimler olur. Bu durum, departmanlar arası iletişim, kişiler arası iletişim ve alt-üst ilişkisi gibi bir takım kavramların da ortaya çıkmasına neden olur. Şirket içi iletişimin esas kodları, üst yönetim tarafından belirlenen kuralların net olması ve uygulanması ile başlar. Geçmişe dayanan “neferlik” durumunun kişileştirilmemesi de bu süreci kolaylaştırır. Görev tanımlarının ve iş gereçlerinin belirlendiği şirketlerde, iletişimin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi kişilere bağlıdır. Personelin şirkete bağlılığı ve şirketle olan etkin iletişimi, insan kaynakları politikalarıyla ve motivasyon arttırıcı etkinliklerle yükseltilebilir.
Çalışanlar Doğru ve Empati Odaklı Bir Dil Kullanmalıdır
Bu konuda iş yapılırken önemli olan bir diğer husus; karşılıklı iletişim modelleridir. Şirket çalışanlarının birbirlerine sürekli bey, hanım diye hitap etmesi bunun için yeterli değildir. İş süreçlerini yönetirken her zaman tüm yükü karşı tarafa atan bir tutum için de olmak zamanla yıpratıcı olacaktır. Tüm yükü tek bir kişinin yapması da bir o kadar hatalı bir tutumdur. Görevler ve yetkiler doğrultusunda, doğru ve empati odaklı bir dil kullanılmalıdır. Senkronizasyonu doğru tanımlanmış ve iyi bir şekilde organize edilmiş iş paylaşımları, ortaya çıkan iş ile ilgili emek veren herkesin, günün sonunda tatmin olarak işlerinden ayrılmasını sağlar.
Güleryüzlü Çalışma Ortamı Çalışanların Motivasyonunu Artırır
Sabah mesai başlangıcıyla başlayan ortak dil ve tutum, gün sonuna kadar yüz yüze, telefonla ve elektronik ortamlarda da devam eder. Güleryüzlü ve paylaşımcı bir şirket ortamı, hem zamanın büyük bir bölümünün geçirildiği iş ortamını huzurlu kılar hem de çalışanlarının verimini en üst düzeye çıkararak kaliteli ürün ve hizmetin ortaya çıkmasına olanak sağlar.
Tüm yönleriyle ele almaya çalıştığım şirket içi iletişim süreçleri, rekabetlerle dolu iş dünyası ortamında, şirketlerin nitelikli büyümesinin görünmeyen unsuru olacaktır. Çalışılmak istenen şirketlerin, genelde kurumsal şirketler olması da bu durumun en büyük göstergesidir.
Kaynak: Ortadoğu Mono