Güçlü bir yönetim organizasyonu sağlamanın temel koşulu, yapısal gelişimini tamamlamış bir organizasyon kültürüne sahip olmaktan geçiyor.
Kamu kuruluşlarından özel sektöre kadar tüm şirketler, insan kaynaklarından insan kıymetlerine geçişi başlattı
Son yüzyılda çalışma hayatımız; sistemler, çalışma modelleri ve insani süreçler bazında birtakım değişimler yaşadı. Gelişen teknolojik süreçler, sosyal yapının yükselmesi ve yaşam kalitesinin artması; iş dünyasında organizmaların bu yönde değişimine sebep oldu. Geçmişte klasik dönemden neoklasik döneme geçişte yaşanan durum, bugün tüm organizasyon yapısının “Z” kuşağına hazırlanması çalışmalarına döndü. Artık Sanayi 4.0 uygulamalarının konuşulduğu; akıllı fabrikaların, yapay zekâ sistemlerinin kullanıldığı bir dönemdeyiz ve elimizin altında sayılmayacak birçok kurulum dahi binlerce kilometre öteden yönetilebiliyor.
İK’nın Yeni Adı: “İnsan Kıymetleri”
Günümüzde şirketlerde üretimden finansa kadar tüm organizasyon, yeni süreçlere optimize ediliyor. Çok değil, bir önceki yüzyılda göz ardı edilen insani detaylar, artık özlük haklarından çalışma koşullarına kadar düzenleniyor. Kamu kuruluşlarından özel sektöre kadar tüm şirketler, insan kaynaklarından insan kıymetlerine geçişi başlattı. Finansal sistemlerdeki değişimler de aynı şekilde ilerliyor. Gelişen bankacılık sistemleri ve finansal yönetim modelleri, şirketleri başta bunları takip etmeye itiyor. Tüm bu süreç, ilgili insan kaynakları süreçlerini de gözden geçirmeyi gerektiriyor. Artık tüm sektörlerde iş sağlığı uygulamaları ve iş güvenliği önlemlerini görebiliyoruz. Kurumsal hekimlerimizden acil durum planlarına kadar tüm proaktif tedbirlerimiz, birtakım yaptırımların da etkisiyle alınmak zorunda. Geçmişte bu hususlar; sadece büyük şirketlerde ya da üretim şirketlerinde zorunlu iken artık tüm sektörlerde zorunlu hâle getirildi. Daha öncesinde gelişmiş ülkelerin kriterleri arasında sayılan iş süreçleri uygulamalarını, büyük veya küçük ölçekli tüm şirketler dâhilinde Türkiye olarak biz de uyguluyoruz.
Tüm bunlar yönetimsel uygulamaları insan odaklı hâle getirmemizi sağladı. İK (insan kaynakları) süreçlerinde çalışanların yaş günleri ve çocuklarının olması önemli duruma geldi. Personelin daha verimli olması için yıllık izinleri ve moral motivasyonları, takip edilmesi ve iyileştirilmesi gereken politikalar hâlini aldı. Ödüllendirmeler artık sadece ücret ile kalmıyor. Prim uygulamalarının normalleşmesiyle beraber verimi arttırmak için tatiller, hediyeler sunuluyor. Bunların devamında terfiler de personelin kariyerine olumlu yönde katılan motivasyon kaynağı oluyor.
Farklılıklardan Birliktelik Oluşturmak
Hedef pazarlarını uluslararası ölçeğe çıkaran şirketler tüm bu değişimleri küresel standartlarda yaşıyor. Çalışanların farklı dillerde, kültürlerde ve dinlerde olması da yine İK süreçlerini etkiliyor. Farklı dinlere mensup çalışanların bayram kültürleri, dinî hassasiyetleri de artık şirketler tarafından dikkate alınan ve planlamalarında önem verdikleri detaylar içinde yer alıyor. Örneğin, Paskalya Bayramı’nı yılbaşlarında kutlayan personeller için bir tatil planlaması yapılması gerekirken, Kurban Bayramı’nı farklı bir zamanda kutlayan çalışanlar için ayrıca bir planlama yapılıyor. Bu iki tatil de ne kurumların işlerini aksatacak ne de çalışanlar arasında sıkıntılar oluşturacak şekilde planlanıyor.
Küresel standartları kurumsal yapısına işleyen şirketler, çalışılmak istenen firmalar arasında yer alarak hizmet/ürün kalitesini de aynı oranda yükseltiyorlar. Çok uluslu şirket olmak; her zaman dünyadaki tüm gelişmeleri takip etmek, finansal piyasalara hâkim olmak ve teknolojik gelişmeleri izlemeyi gerekli kılıyor. Bunları en iyi şekilde yapabilmek için de kesinlikle yönetim organizasyonu oturmuş bir yapıda olunması gerekiyor. Güçlü bir yönetim organizasyonu sağlamanın temel koşulu ise yapısal gelişimini tamamlamış bir organizasyon kültürüne sahip olmaktan geçiyor.
Kaynak: Ortadoğu Mono