Yöre sakinlerinin “yedi renkli göl” dediği Sapanca, en güzel günlerini sonbaharda yaşıyor.
Sapanca Gölü’nü tek bir renkle anlatmak imkânsız. Çünkü gölün rengi bir an mavi, sonra lacivert. Diğer yanda yeşil, mor, turuncu, sarı, kahverengi olabiliyor. Yöre sakinlerinin “yedi renkli göl” dediği Sapanca, en güzel günlerini sonbaharda yaşıyor.
Kavurucu yaz sıcaklarının yerini ılık sonbahar esintilerine bıraktığı şu günlerde, biraz soluk alıp Sapanca Gölü ve çevresindeki güzelliklere uzanalım isterseniz. TEM otoyoluyla İzmit Körfezi’ni geçtiğimizde 50’li kilometrelerde Sapanca Gölü’nü karşımızda buluyoruz. Eğer daha önce buralara yolunuz düşmemişse “gölün önce neresine gitmeli?” diye aklınızdan geçirebilirsiniz. 58. kilometrede Arifiye sapağından ayrılmak bizce en iyisi. Bir kaç kilometre kadar ileride, gölün hemen kıyısına konumlanan Kırkpınar, sakin ve huzurlu bir göl yerleşimi. Adını çevresindeki su kaynaklarından alan belde, çiçeklerle bezeli bahçeleri, modern kütük evleri, şık restoranları, alabalık çiftlikleri ve kır kahveleriyle göz dolduruyor.
Su Sporları Merkezi
Gölün kıyısına ulaştığımızda kıyasıya bir su küreği yarışın orta yerinde buluyoruz kendimizi. Yıl boyunca pek çok spor etkinliğine sahne olan Sapanca Gölü, sık sık Türkiye Kürek Şampiyonası’na ev sahipliği yapıyor. Türkiye’den dört bir yanından sporcu ve kulüplerin katıldığı turnuva, seyir zevki yüksek müsabakalara sahne oluyor. Yarışları izlemek üzere göl kıyısındaki çimlere uzanıyoruz. Burada tanıştığımız Kürek Takımı Antrenörü Ümmet Subaşı, gölün özelliklerini anlatıyor: “Sapanca Gölü’nün İstanbul ve Ankara’nın ortasında yer alması, spor kulüplerinin bölgeye kolayca ulaşmalarını sağlıyor. Gölü çevreleyen doğa muhteşem. Ayrıca göl çevresinde sporcular için çeşitli konaklama seçenekleri ideal kamp alanları bulunuyor. Bütün bu özellikler gölü su sporları için elverişli kılıyor.” Kendisine teşekkür edip gölün doğasına kulak veriyoruz. Hışırdayan sazlıkların arasında kuş ve kurbağa seslerini dinlemek, bir çınarın altında kitap okurken ılık bir esinti hissetmek ve gölün dinginliğinde huzur bulmak… Burası öylesine keyifli ki! Bu dinlendirici moladan sonra göl kıyısına konumlanmış kafe ve lokantaları keşfediyoruz. Bu mekânlarda neler mi yapabilirsiniz? Sabah 10.00’da başlayıp 15.30’a kadar süren uzun bir brunch yapabilir ya da salkım söğütlerin gölgesinde barbekü partileri, piknik ve ahşap boyama günlerine katılabilirsiniz. Ayrıca göle sıfır konumdaki hamaklarda salınabilir, motorla göle açılabilir ya da gün batımında semaver keyfi yapabilirsiniz.
Balık Ziyafeti
Sapanca çevresindeki en yüksek tepe olan Kartepe’ye tırmanıp gölü kuşbakışı izlemeye ne dersiniz? Yanıtınız evet ise öğleden sonraki ilk durağınız, dağın eteklerine kurulan Maşukiye köyü olabilir. Kırkpınar’dan Maşukiye’ye giden altı kilometrelik yol, ormanlık tepeler arasında kıvrılıyor. İçinden Aygır Deresi’nin aktığı yemyeşil bir vadinin içine kurulan Maşukiye, kır çiçekleri, akarsular, şelaleler ve mağaralar ile bezeli bitki örtüsünün yanı sıra alabalık çiftlikleriyle tanınıyor. Civardaki kır lokantalarının havuzlarından kendi alabalığınızı seçip kiremitte pişirtmek ise usulden. Tereyağlı domates soslu alabalık, fırında kaşarlı mantar ve mevsim salata buranın lezzetleri arasında… Yemekten sonra Kartepe tırmanışımız var. Maşukiye – Kartepe yolu üzerinde Sapanca elması, örme sepetler, Çerkez peyniri ve köy ürünleri satılan tezgâhlara rastlıyoruz. Birkaç kilometre ileride yerleşim geride kaldığında dağ yolu başlıyor. Defne, kayın, kestane, ıhlamur ve meyve ağaçlarının arasından gittikçe yükselen yol, panoramik bir göl manzarası sunuyor. Maşukiye’den itibaren 14 kilometrelik dağ yolunu aşarak önce Kuzuyayla’ya ulaşıyoruz. Deniz seviyesinden 1530 metre yükseklikteki yayla, yazın en sıcak günlerde bile serin oluyormuş. Zirvedeki Kartepe, son yıllarda yıldızı yükselen bir kış sporları merkezine dönüşmüş durumda. Karlı günlerde buraya tekrar gelmek için aramızda sözleşiyoruz.
Nilüferler Ve Kuğular
Buraya kadar gelmişken Poyrazlar Gölü’ne uğramamak eksiklik olur. Adapazarı kent merkezi içinden geçilerek 15 kilometrelik bir yolla ulaşılan göl, kendisiyle aynı adı taşıyan bir millî parkın sınırları içerisinde bulunuyor. Çevresi çam ve meşe ağaçları, kıyıları ise kamelya ve sazlıklarla kaplı gölün üzeri nilüferlerle süslenmiş. Poyrazlar Gölü, göç mevsiminde kuğular başta olmak üzere çeşitli kuş türlerinin akınına uğruyor. Dönüşte Adapazarı’nın Sakarya Caddesi üzerindeki meşhur ıslama köftecilerden birine uğramayı ihmal etmiyoruz. Bilmeyenlere hatırlatalım: Izgarada pişirilen yassı köfteler, kızartılıp et suyuna batırılmış ekmek dilimleri, pişmiş domates ve biber eşliğinde servis ediliyor. Sirkeli piyaz ve şıra ise menünün tamamlayıcıları…
Siz de İstanbul’a yakınlığı, doğal güzellikleri ve lezzetli yemekleriyle ile önem kazanan Sapanca’yı keşfetmek için bir hafta sonu programına alabilirsiniz.